Alemleri yaratan Allah-u Teâlâ’ya hamd-ü senâlar olsun. Allah’ım! Kulun, rasûlün, ümmî nebi Efendimiz  Muhammed’e (s.a.v) ve onun âline ve ashabına salât ve selam eyle, bereket ihsan eyle.

Feridüddin Attâr’ın (k.s) müellifi olduğu Tezkiretü’l Evliyâ adlı eserinden rivayetle:

“Serî-i Sakatî (k.s) anlatıyor:

Bayram günü hurma çekirdeği toplar halde gördüğüm Ma’rûf-i Kerhi’ye (k.s),
– Bunu ne yapacaksın, dedim.
– Şu çocuğu ağlar bir vaziyette gördüm ve “Küçük niçin ağlıyorsun?” dedim. O da: “Ben yetimim, ne annem var ne de babam. Çocuk arkadaşlarımın cici elbiseleri var, benim yok. Onlarda olan oyuncaklar bende mevcut değil.” dedi. Şimdi şu çiğitleri toplayıp satacağım. Ağlamasın, oynayıp eğlensin diye ona top alacağım.
– Bu işi bana bırak, sen müsterih ol, dedim.

Küçüğü alıp götürdüm. Ona bir cici elbise giydirdim, bir de top satın alıp gönlünü şâd ettim. Bunun üzerine derhal gönlüme bir nur zuhur edip halim bambaşka bir şekil aldı.

Allah kitabında şöyle buyurur: ” … düşünüp öğüt alasınız.” Bu kıssa bizlere yetimlere, öksüzlere, yolda kalmışlara, kölelere ve daha nice miskinlere yardım etmemizin Allah katında geçer akçe olduğunu ifade etmektedir. Bizler eğer ki, çevremizde dönen her meselden ibret almış olsaydık, belki bugün dünya daha yaşanır bir halde olurdu. Ancak Allah dostu odur ki daima tefekkür halindedir. Allah’a ulaşma yolunda hiçbir fırsatı kaçırmazlar. İbadetlerindeki bu istekleri, dervişânlarına da nur ve feyiz olur.

Allah-u Teâlâ, Fecr Sûresi’ndeki 5. ayet-i kerime’de şöyle buyurmaktadır: “Hayır, hayır! Yetime ikram etmiyorsunuz.”

Hz. Peygamber Efendimiz de (s.a.v) bir yetimdi ve daima yetimlerin korunup gözetilmesi için tavsiyelerde bulunurdu. Hz. Ebû Derda’dan (r.a) rivayetle Hz. Muhammed (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kalbinin yumuşamasını ve hacetinin görülmesini sever misin? Yetime merhamet et, onun başını okşa ve ona yediğinden yedir. Kalbin yumuşar ve hacetine erişirsin.”

Allah’ın buyruğunun hayat bulmuş hali Rasûlullah Efendimiz’dir (s.a.v). Rasûlullah Efendimiz’in yolundan kim giderse, şüphesiz ki kurtuluşa erecektir.

Kaynak: Feridüddin Attâr, Tezkiretü’l Evliyâ – Semerkand Yayınları, 2015