Sayısız nimetleri yaratan Allah-u Tealâ’ya hamd-u senâlar olsun. Nimetlerinin sayıları miktarınca Efendimiz Muhammed’e (s.a.v) salât ve selâm eyle.
Ahmed bin Ali el-Hanefî’nin (k.s) müellifi olduğu Şaranî adlı eserden rivayetle:
“Ahmed-i Rüfaî’nin (k.s) müridlerinden biri şahid olduğu bir hadiseyi şöyle anlatır:
‘-Biri vardı. Sanki işi-gücü efendim Ahmed er-Rüfâî’yi kötülemekti. Ümmiabîde ve havalisinde gezer; onu inkâr ederdi. Hiçbir hâlini kabul etmezdi. Bu gezdiği yerlerde efendim Ahmed’in müridlerinden kimi görse; hemen eline, daha önceden hazırladığı, mektubu tutuştururdu ve:
‘-Bunu al, şeyhine götür!’ derdi.
Efendim Hazretleri Ahmed’e mektup gelince açar, bakardı. İçinde de hep şöyle yazardı:
‘-Ey mühlid, ey batıla saplanan, ey zındık!…’
Ve buna benzer daha nice cümleler!… Hepsi de kötü ve ağıza alınmayacak sözlerdi. Efendim Rüfaî Hazretleri mektubu okuduktan sonra getirene şöyle dedi:
‘-Bu mektubu sana veren doğru söylemiş.’
Daha sonra bir miktar para verdi ve:
‘-Allah bizden yana, sana hayır versin. Sen cevap alınmasına sebep oldun.’
O şahıs, uzun zaman bu yaramaz vazifeyi yaptı. Gittiği yerde efendim Ahmed’i kötüledi, durdu Ne var ki, bir netice de alamıyordu. Aciz kaldı, Efendim Ahmed’in ona karşı takip ettiği hareket onu içten, iyiden iyiye ezmeye başladı. Sonunda dayanamadı, efendim hazretlerinin yolunu tuttu. Ümmiabîde’ye yaklaşınca, başını açtı; örtüsünü çıkardı. Örtüyü boynuna bağladı, bir yular yaptı. Sonra bir adam kiraladı, ona yularından tutturup tâ efendim Ahmed’in yanına varıncaya kadar çektirdi.
Ahmed er-Rüfaî (k.s), onu bu halde görüp:
‘-Kardeşim, seni bu hâle ne getirdi?’ deyince, adam:
‘-Yaptığım!…” dedi.
İnsanlar arasında birlik ve beraberliği güçlenmesinin iyilikten geçtiği muhakkaktır. Bir insan güzel işler yaptığı takdirde akıl ve kalp rahatlığına kavuşur. Çünkü Hazret-i Peygamber (s.a.v) kalbinin ferahlanmasını ve hacetin görülmesini isteyen kişinin yetim başını okşamasını tavsiye etmiştir.
İnsan bir defa kötü işlere meyletmesi halinde, artık tüm günahlar/haramlar gözünde küçülür ve sonunda toplumun içerisinde ayrışmanın sebeplerinden biri haline gelir. Ancak insanlar arasında iyiliği yayarak düşmanları dostumuzun olacağını ve gelen kötü düşünceleri savuşturmak için Allah’a sığınarak korunacağımızı Kur’an-ı Kerim, Fussillet Sûresi, 34-36. ayet-i kerimelerde şöyle açıklamaktadır:
“İyilikle kötülük bir değildir. O halde kötülüğü en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, candan bir dost gibi olur. Bu olgunluğa ancak sabredenler kavuşturulur, buna ancak hayırdan büyük bir pay sahibi olan kavuşturulur. Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa hemen Allah’a sığın. Çünkü O her şeyi işitir ve bilir.”
Kaynak: Ahiret Azığı-II, Erkam Yayınları, İstanbul 2005