Kâfir toplulukları zaman zaman Müslümanların üzerine hâkim kılan Allah-u Teâlâ’ya hamd-u senâlar olsun. Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e (s.a.v), ona olan muhabbetimiz kadar salât ve selâm eyle.
Ferîdüddin Attâr Hazretlerinin kaleme almış olduğu hacimli eser Tezkiretü’l-Evliyâ adlı eserden rivayetle:
“Hasan-ı Basrî’nin (k.s) yanına gelen bir bedevi, ona sabrın ne olduğunu sordu. Hasan-ı Basrî,
“-Sabır iki çeşittir. Biri bela ve musibet içinde gösterilen sabır, diğeri Hak Teâlâ’nın bizi nehyettiği şeylere karşı gösterilen sabırdır.” Diyerek sabrın ne olduğunu hakkıyla bedeviye izah etti. Bunun üzerine bedevi,
“-Senden daha zâhid ve daha sabırlı birini görmedim” dedi. Hasan-ı Basri (k.s.) ona,
“-Ey bedevi! Benim bütün dünyaya meyil şeklinde, sabrım ise yakınma tarzındadır.” dedi. Bedevi,
“-Bu sözün manası açıklamalısın, zira itikadım altüst olmuştur.” Deyince, Hasan-ı Basri (k.s) anlattı:
“-Benim belaya veya taate göstermiş olduğum sabır, cehennem ateşinden korktuğumu ifade eder. Bu ise yakınmanın tâ kendisidir. Dünyadaki zühdüm de ahiret rağbetin ifadesidir. Bu da bir nasip ve karşılık talep etmenin tâ kendisidir.”
Hasan-ı Basrî (k.s) sözüne şöyle devam etti:
“-O kimsenin sabrı kavidir ki sabrım kendi bedenini cehennemden emin kılmak için değildir. Zühdü de kendini cennette ulaştırmak için değil, sadece Hak içindir ve ihlâsın alameti de bundan ibarettir.”
Sabrın vücut bulmuş hali Hazret-i Eyüp‘dır.(a.s) Fakat sabrın en güzel örneklerinden biri de kuşkusuz Hz. Peygamber’dir. (s.a.v.) O’nun (s.a.v) mübarek başından pislikler saçılmış, güzel yüzüne karşı kötü sözler edilmiş, yolunun üstüne dikenler ekmişlerdir ve daha niceleri. Ancak Hz. Muhammed (s.a.v) yapılan tüm zulümlere karşı Mekke fethinden sonra affetmiş ve insanların kalbinin İslam’a dönmesine vesile olmuştur, zaten Hz. Peygamber (s.a.v) vesilelerin en kıymetlisi ve en yücesidir. Peygamberler arasında her vasfıyla önde ve önder olduğu gibi sabır konusunda önde ve önderdir. Sabır ile yapılabilecekler veya ulaşılabilecek menziller Peygamberlerin hayatlarında görüldüğü gibi, mürşid-i kâmillerinde hayatlarından da rastlanmaktadır. Sabır, insanı en yüksek derecelere çıkarır ve Allah’a katında güzel bir sıfatla anılmasını sağlar. Bunun için İslam’ın tüm âlimleri sabrı her zaman tavsiye etmiştir. Hz. Allah (CC) Kur’ân-ı Kerim vasıtasıyla sabır ile Allah’tan yardım dileyenleri müjdelemiştir:
“…Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” ( Enfal, 46)
Bir kimsenin vekili ve yardımcı Allah olduktan sonra, başka kime ihtiyaç duyabilir?
Kaynak: Feridüddin Attâr, Tezkiretü’l Evliyâ, Semerkand Yayınları, İstanbul 2015