Mostar Dergisi genel yayın yönetmeni Mükerrem Mete, pek samimi üslubuyla sorularımızı yanıtladı…
Bir Acayip Blog: Mostar Dergisi’nin yayın hayatındaki hedefi nedir? Hedef kitlenizde ve okurlarınızda sizce eksik olan yanlar ve onlara katmak istedikleriniz nelerdir?
Mükerrem Mete: Hedefimiz okurlarımızla arkadaş olmaktır. Biz okuruna rehberlik eden, yol gösteren, akıl veren bir yayın değiliz. Böyle yayınları eleştirmiyoruz, hatta üstün görüyoruz ama biz öyle değiliz, bizim doldurduğumuz boşluk farklı. Temel hedef kitlemiz üniversite öğrencileri, genel hedef kitlemiz kendini genç hisseden herkes. Hedef kitlemizden memnunuz, tam bize göreler, bizi kitlemizle kavuşturana şükürler olsun.
Bir Acayip Blog: Mostar Dergisi her ay okurlarına ulaşmak için yoğun bir çaba harcıyor. Bu hazırlıktaki heyecanınızı ve çabanızı bizimle paylaşır mısınız?
Mükerrem Mete: Anahtar kavramımız arkadaşlık burada da karşımıza çıkıyor. Evvela biz Mostar Dergisi ekibi olarak arkadaşız. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez. Hatta Davut Bayraklı ve Mehmet Erikli ile aynı binada oturuyoruz. Komşu olacak kadar yakın bir ilişkimiz var. Birimizin başı ağrısa yakınlarından, akrabalarından, çevresinden önce diğerimiz duyar. Sonra Edebifikir ile iç içeyiz, hep beraberiz, arkadaşız. Mostar Dergisi ve Edebifikir kardeştir, bunu rahatlıkla söyleyebiliriz ve bununla gurur duyuyoruz. Ve Mostar Gençlik ile omuz omuzayız, gönül gönüleyiz, saf safayız. Her ay Mostar Dergisi’ni hazırlarken işte bu birlikteliklerin heyecanını, coşkusunu ve tatlı yorgunluğunu yaşıyoruz.
Bir Acayip Blog: Mostar Dergisi sadece dergi yayını ile sınırlı kalmayıp, kitaplarıyla da okurlarına uzun soluklu bir okuma zevki sunmaya çalışıyor. Bu fikir nasıl ortaya çıktı, asıl hedefiniz nedir?
Mükerrem Mete: Mostar Dergisi, bir dergiler ve yayınevleri ailesi olan Semerkand Medya Grubu’nun içinde doğdu. Böyle olunca da çok yönlü olmak kaçınılmaz oluyor. Bünyesinde barındığınız kurumda televizyon, radyo, kitaplar, dergiler var. Bunlara bir şey katarak ve bunlardan bir şeyler alarak varlığınızı sürdürüyorsunuz. Büyük bir nimet aynı zamanda bu. Bir taraftan da amacınız ve okurlarınız sizi dergiyle sınırlı kalmamaya sevk ediyor.
Bir Acayip Blog: Mostar’ın yazıları akademik bir yapıya sahip olsa da sohbet tadında ilerlemektedir. Bunu nasıl başarıyorsunuz?
Mükerrem Mete: Biz yayın politikamızı masada üretip sahaya dayatmadık. Biz asla taviz veremeyeceğimiz yayın ilkelerimizle bir araya geldik, bu ilkelere uyarak birlikteliğimizden çıkacak sonuçlara izin verdik. Aşağı yukarı dertlerimiz birmiş ki bu iznin neticesi, yayın politikamıza dönüştü. Mostar Dergisi’nin gençleştiği 2013 Ocak sayımızdan beri yazarlarımızı belirli bir kalıba zorlamadık ama yazarlarımızla telefonla değil yüz yüze ve samimi iletişim kurduk. Yazarlarımızı akranlarımızdan seçtik. Sonra gördük ki bizim modern hurafelerle çok büyük bir problemimiz varmış, biz fikir sıçramalarını seviyormuşuz, bizim mizahtan anladığımız ağırlıklı olarak ironiymiş… Bütün bunlar kendiliğinden ortaya çıktı, biz bunları önceden konuşup kararlaştırmadık.
Ve şimdi, 2013 Ocak sayımızdan şimdiye kadar çıkardığımız sayılarımızı elinize alın, inceleyin, ilk dergiden son dergiye kadar sanki kararlaştırılmış da yapılmış gibi bu saydıklarımı ve daha fazlasını görürsünüz. Ama eğriye eğri, doğruya doğru demek lazım. Evet, bunlar güçlü yanlarımız ama biz akademik açıdan güçlü değiliz, aslında çok olmak da istemeyiz. Çünkü akademiklik yavaşlatıyor, yumuşatıyor. Biz daha hızlı ve sert bir neslin arkadaşıyız. Neslimiz akademiyle pek uyumlu olmadığı gibi biz de uyumlu sayılmayız. Bu söylediğimden de akademik kariyere karşı olduğumuz anlaşılmasın, akademik kariyer Mostar Dergisi’nin ve okurlarının birinci kariyer önceliğidir. Biz yapabiliyorsak akademik kariyer yaparız, yapamıyorsak başka bir şey yaparız, içinde olamasak da mutlaka ucundan tutarız.
Bir Acayip Blog: Mostar’da her ay farklı konulara ışık tutulmaya çalışılıyor. Derginin aylık yazı içeriğini hangi kıstaslara göre belirliyorsunuz?
Mükerrem Mete: Muhabbet arasında canımızı sıkan, kafamıza takılan, gözümüze değen bir konuyu içimizden biri ortaya atıyor. “Nedir bu modadan çektiğimiz ağabey, her sene bizi şekilden şekle sokuyorlar” diyor. Sonra “Yaz bunu bize işte” diyoruz, yazıyor, yayımlıyoruz. Hatta şöyle bir deyimimiz vardır: “Yazı söyleyenin elinde kalır, sen söyledin sen yazacaksın, söylemeseydin o zaman.”
Bir Acayip Blog: Okuyucu sayınızın azalması ya da artması motivasyonunuzda ne gibi etkiler oluşturuyor? Kendinizi, yaptığınız işe hangi düşüncelerle adapte ediyorsunuz, sizin için itici güç nedir?
Mükerrem Mete: Bizim yayın ilkelerimizden biri de çok okur kazanmak değil hiç okur kaybetmemeyi esas almaktır. Biz yirmi yedi bin tirajımız var diye sevinmiyoruz, acaba bize küsmüş, darılmış bir kişi bile var mıdır diye endişeleniyoruz. Kimseyi değerlerimizden soğutmamak bizim en önemli motivasyonumuz. Sonra okur geliyor zaten, bir de insanlar sizde kendilerini arıyorlar, bulurlarsa kalıyorlar, bulamazlarsa gidiyorlar. Biz genel olarak hiç tiraj kaybetmedik, tirajımız az da olsa sürekli arttı. Bu da bilmeyen gelmese bile gelenin kaldığını gösteriyor, bizi sevindiriyor.
Bir Acayip Blog: Mostar’ın çıkışından günümüze dek unutamadığınız olumlu ya da olumsuz anılarınızı bizimle paylaşır mısınız?
Mükerrem Mete: Askerde olduğum, yoğun olduğum ve tembellik ettiğim zamanlarda ekip arkadaşlarımın yaptığı fedakârlıkları hiç unutamam.
Bir Acayip Blog: Son olarak bizim gibi genç okur-yazarlara ne gibi tavsiyeleriniz olur?
Mükerrem Mete: Biz arkadaşız, benim veya dergimizin size tavsiyesi olmaz. Ama arkadaşça dertleşmek mahiyetinde bizim bir sloganımız var. Onu her zaman her yerde söylemek isteriz. Mostar Dergisi çıraklık edebinden ustalık hünerine, üniversite kesitinden hayatın bütününe, yeninin enerjisinden eskinin tecrübesine köprüdür.
Biz de Bir Acayip Blog ailesi olarak, bu samimi üslup ve açık yüreklilik için evvela Mostar Dergisi genel yayın yönetmeni Mükerrem Mete’ye, daha sonra bütün Mostar Dergisi ekibine “arkadaşça” en kalbi teşekkürlerimizi sunarız…