Eylül ayının teşrifiyle birlikte, soğuk, rüzgarlı ve yağışlı günler de kendini yavaş yavaş göstermeye başladı. Biz de serinin bu yazısında, Osmanlı hekimlerinin sonbahar ayları için alınmasını tavsiye ettiği birkaç hıfzıssıhha tedbirine göz atacağız.
Sonbaharın Hususiyetleri
Sonbahar, tabiatı kuru ve soğuk olan bir mevsimdir. Bu sebeple sonbahar aylarında vücuda daha çok sevdâ hıltı hakim olur. [Hıltlar için daha geniş bilgi için bkz: Dâr-üş Şifâ #3 : Ahlât-ı Erbaa] Sonbaharın bu hasletlerini dengelemek için bu mevsimde daha çok sıcak ve yaş gıdalar tüketilmelidir. Ayrıca bilhassa öğle vaktinin sıcağından ve sabahın soğuğundan korunmalıdır.
Sonbahar bir takım otlardan çıkan koku ve buharın havaya karıştığı günlerdir. Zira her türlü otların kurumaya başladığı zamandır. Bu kokular arasından zararlı olanlar da nefes yoluyla alınıp kalbe, beyine ve diğer organlara giderek hastalığa sebebiyet verirler. Böyle havalardan sakınmalı ve böylesi durumlarda iyi ve hoş kokular koklanmalıdır.
Sonbahar havası yatsıdan kuşluğa kadar soğuk, kuşluktan yatsıya kadar sıcak karakter gösterdiğinden insan bedenini ve tabiatını zayıflatır. Hava sıcaklığının ve karakterinin bir gün içinde fazlaca değişkenlik göstermesi, çok sayıda hastalığa sebebiyet verebilir.
Yazın yenen meyveler veya tabiatı kuvvetli yiyecekler, bedende istenmeyen hıltlar meydana getirmişse, sonbahar havasının hızlı değişkenliği ile bunlar da hastalık etkeni olabilir. Böyle durumlarda bedeni temizlemek icap eder. Bunun için de kadim tıp hekimleri, müshil veya kusmak gibi yöntemler önermişlerdir. Fakat kusmak sonbaharda pek tavsiye edilen bir yöntem olmadığı için müshiller tercih edilmelidir. Gülsuyu şerbeti, demirhindi şerbeti ve incir şurubu gibi gıdalar bu iş için kâfidir.
Sonbaharda nasıl beslenmeliyiz?
Sonbaharın bedende sevdâ hıltını artırdığını zikretmiştik. Sevdâ hıltı, soğuk ve kuru tabiatlı olduğundan sonbaharda evvela, vücutta kuruluğu artıran gıdalardan uzak durmak gerekir. Av hayvanlarının etlerinden ve kurutulmuş etlerden özellikle kaçınılmalıdır. Mide dolu iken yatmamalı, soğuk yerde uyunmamalıdır.
Bu mevsimde taze meyveleri fazlaca tüketmemek gerekir. Eğer çok istenirse tatlı üzüm, tatlı elma veya armut koparılıp birkaç gün ambarda dinlendirildikten sonra yenebilir. Sonbaharda vücudun nemini artıran kan yapıcı yiyeceklerden yenmelidir. Sulu şarâb-ı reyhânî (Güzel kokulu şerbet) bu karakterde olan en uygun içeceklerden biridir. Yapımı hayli zor olsa da tarifini burada paylaşalım;
Şarâb-ı Reyhânî yapımı:
Öncelikle şerbetin içine konacağı küp, öd ağacı tütsüsü ile tütsülenir. Küp ateşte kızdırılır. Bal mumu eritilir ve küpün içi bu mumla mumlanır. Sonra küp kaliteli bir beyaz üzüm şırası ile doldurulur. Şıra; rezzakî, medrepolat yahut kabuğu ince tatlı bir üzümden olmalı, bu üzüm iyice olgunlaşmış ve eski bir bağdan elde edilmiş olmalıdır. Her 90 kilo üzüm şırasına, yaklaşık olarak 3 kilo şeker katılır. Bu küpün içine 9 gram kadar karanfil, tarçın, küçük hindistan cevizi tohumu, öd ağacı, hint biberi, kakule ve 1,5 gram kadar misk ve 3 gram kadar safran konulur, bez çıkın bağlanır. Küpün içindeki şıraya daldırılır. Küpün ağzı iyice kapatılır. Kırk gün veya altı ay böyle bekletilir.
Sonbaharda sular da hayli soğuk olur. Eğer ağır yiyecekler yenirse, mide soğuk suyla birlikte bunu hazmetmekte zorlanır. Çünkü mide yaz mevsiminden çıkmış ve zayıftır. Bu durumda soğuk su mideyi daha da zayıflatır. Yiyeceklerin tam sindirilememesi vücutta zararlı buharların birikmesine ve daha sonra da bunların zatürre ve boğaz hastalıklarına yol açmasına sebep olur.
Sonbahar için birkaç tavsiye daha..
Sonbaharda vücudu daima soğuktan korumak gerekir. Bunun için de koruyucu olarak çörek otu yağı gibi sıcak nitelikteki yağlarla vücut ovulmalıdır. Bilhassa açıkta kalan yüz, eller ve ayaklar yağlanmalıdır. Bu mevsimde hamama gitmek oldukça faydalıdır. Fakat hamamın ılık olan yerinde daha uzun müddet kalınmalıdır. Soğuk su banyolarını sonbaharda yapmamalı, özellikle baş soğuk suyla asla yıkanmamalıdır. Çok soğuk su içmemeli, kıyafet olarak kalın pamuklu giysiler ve bazı kürkler tercih edilmelidir.
Sonbaharda giyilecek kıyafetler için İbn-i Sinâ’nın tavsiyesi şöyledir;
“Güz faslında tilki kürkün, sansar kürkün giymek gerek. Elbiseye kalın pamukla astar yapmalıdır. Bu kıyafetle sabah soğuğundan, öğle ısısından sakınabilmek mümkün olur ve sonbaharın şiddetli havasından emin olur.”