Vermeyen cânın sana bulmaz hayât-ı cavidân
Zinde-i câvid ana derler ki kurbândır sana
(Fuzûlî)

“Sana canını bağışlamayan, canını sana sunmayan kişi, hayat-ı câvidânı -yani sonsuz ve ebedi bir hayatı- bulamaz. Her dem diri ve genç olmak, elbette sana kurban olmakla mümkündür.”

On altıncı yüzyılın o muhteşem ikliminden bizlere böyle sesleniyor Mehmed Bin Süleyman ve yahud daha bilindik ismi ile Bağdatlı büyük söz üstadı Fuzûlî. Belki de bu ortaya koymaya çalıştığımız anlam kadim edebiyatımızın anlam katmanlarından sadece bir tanesidir. Hayat-ı câvidân; yani sonsuz ve ebedi bir hayat, yani ötesi ve ahiret. Bize bir şeyler söylemeye çalışıyor büyük bir Allah ve resul aşığı olan şair; burada muhatabı, uğrunda kurban olunması gereken zahirde maddi bir kişi gibi durabiliyor fakat batın anlamında aslında muhatab ve dahi uğrunda kurban olunması gereken hiç şüphesiz en sevgili Allah-ı zülcelâl-i vel-ikrâm hazretleridir.

İkinci mısrada geçen “kurban” kelimesi bugün kullanıldığı anlamında; Allah rızası için kesilen hayvan, kendini feda etmek, o uğurda can vermek gibi bir anlam taşımasının yanında “kurb” yani yakınlaşmak kökünden gelmektedir. Kurban yakınlaşmaktır, Allah’a yakınlaşmak. Çünkü kesilen hiçbir hayvanın eti Allah’a ulaşmayacaktır, burada mühim olan Allah’ın emrine muhatab olarak ve rızasını kazanmak için amelde bulunmak ve Allah’a yakınlaşmak esastır. Zira Sûre-i Hacc’ın 37. Ayet-i kerimesinde geçen “Bu hayvanların ne etleri ve ne de kanları Allah’a ulaşacaktır. Allah’a ulaşacak olan ancak sizin O’nun için yaptığınız gösterişten uzak amel ve ibadettir” ayeti buna işarettir. Kuran-ı Kerim’de “Kurban”nın ilk manası “Allah’ın rızasını kazanmaya vesile olan şey”dir, kurban Allah’ın rızasını kazanmak ve takva ile ona yakınlaşmak için var olan şeydir. Kurbanda amaç ne et yemektir, ne de kan akıtmaktır. Kurbanın amacı Allah’ın bir emri mukabilinde ona yakın olmayı umarak amel işlemektir. İşte bu sebeple kesilen kurbanlar bizi Allah’a yakın eyler. Şair’in dediği gibi sonsuz ve ebedi canlı, diri ona derler ki o muhatabına canın verir, kurban olur ve dahi ona yakınlaşır.

 

Yılda bir kurbân keserler halk-ı âlem îyd için
Dem be dem sâat be sâat men senin kurbanınam
(Fuzûlî)

“Birileri ibadet için yılda bir defa kurban kesiyorlar. Ben ise her an ve her saat senin için yeniden kurban olmaya hazırım ve belki de bu ayrılık yüzünden kurban olmadayım.”

Kurban yine burada maddi olarak bir hayvanın kurban edilmesi manasının dışında kişinin kendini feda etmesi ve yakınlaşması manasında kullanılmıştır. Kurban olmak yakınlaşmanın ilk adımıdır, yakınlaşmaktır. Aşığın maşuğuna yakınlaşması için kendinden vazgeçerek kurban olma mertebesine geçmesi gerekmektedir. Ve şüphesiz en büyük maşuk ve dahi en büyük sevgili Allah-ı Zülcelâl-i vel-İkrâm hazretleridir. Şair burada yılda bir kurban keserek Allah’a yakınlaşmaya çalışanlardan öte olarak kendinin her saat, her vakit o en sevgiliye yakınlaşma ve kurban olma gayreti içerisinde olduğunu söylüyor. Hasıl-ı kelam yalnızca hayvanlarımızı en sevgili uğrunda kurban ederek değil, bizde onun uğrunda kurban olarak kendimizi ona yakınlaştırma gayretine talib olmalıyız.

Âişe (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ademoğlu kurban kesme gününde Allah katında kan akıtmaktan daha sevimli bir amel işlememiştir. O kurban, kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnaklarıyla gelecektir. Kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında hemen kabul olunur. Bu sebeple kestiğiniz kurbanlardan dolayı sıkıntı değil gönlünüz hoş olsun.”
(İbn Mâce, Edahî: 3)

Kurban, Allah’a yakınlaşma ve geçmiş günahların bağışlanması hususunda en önemli ibadetlerden birisidir. Kurban olarak kesilen hayvanın her kılı için bir hasene verilir, bu hasene yerler ile gökler arası kadardır. O halde ey Müslüman kardeşlerim gelin Allah yolunda kurban keselim ve gelin Allah yolunda kurban olalım, o en sevgiliye takvalarımız ve amellerimiz ile yakınlaşalım. Zira aşığın gözyaşı maşuğundan uzak olması sebebiyledir, Allah dosdoğru yolundan ayırmasın, daim bizi yakın olanlardan eylesin. Şairin de dediği gibi “dem be dem sâat be sâat men senin kurbanınam“.

Allah uğrunda verilen kurbanları makbul ve yakın eylesin.