Osmanlı Devleti’nde birçok celâli isyanları yaşandı. Bu isyanların çoğu padişahların tahta ilk olarak cülus ettikleri zamanlar sıklıkla görülmekteydi. Yeniçeri ocağının cülus bahşişi istemesi, başka bir şehzadeye tahta çıkarma talepleri ve yahut tahta çıkan yeni padişaha gözdağı vermek niyeti gibi çeşitli sebeplerle ortaya çıkmıştır. Celâli isyanları sadece iç dinamiklerle zuhur etmemiş, Osmanlı Devleti’nin hem garpta hem de şarkta ilerlemesi ve kıtaları hakimiyet altına alan gücünü zayıflatmak için dış mihrakların desteklemesiyle de ortaya çıkmıştır. Osmanlı’yı cenk meydanında bileğini bükemeyen bağımsız krallar, her tahta geçen yeni padişaha karşı diş gösterme eğilimine girişmişlerdir.
Sultan I. Süleyman’ın tahta yeni geçtiği günlerde Büyük Karl’a elçi gönderildi. Bu elçinin gönderiliş amacı ise, vermesi gereken vergi ve Sultan Süleyman’ın tahta cülusunun tebliğ idi. Ancak Osmanlı elçisi Behram Çavuş’a hareket edilmesi ve daha sonra katledilmesinin yanı sıra, bu olaydan önce Macarlar savaşa sebep olacak hudut tacizleri de eklenmesiyle çiçeği burnunda padişahın ilk sefer rotası belli oldu; Belgrad. Fatih Sultan Mehmet’in kuşatmış olmasına rağmen alamadığı iki yer vardır. Bunlar, Belgrad ve Rodos Adası’dır.
Rodos Adası’nın hakimiyetini elinde bulunduran St. Jean şövalyeleri Fatih Sultan Mehmet döneminde beri Osmanlı’nın iç işlerine Celâliler aracığıyla müdahale ediyorlardı. Bu hareketleri Yavuz Sultan Selim döneminde devam etti. Kanuni Sultan Süleyman’ın ilk yıllarında çıkan başta Canberdi Gazalî olmak üzere isyanlara destek verdiği Osmanlı istihbaratınca biliniyordu. Belgrad Seferi’nin hemen arkasından şanlı saltanatın ikinci yılında Rodos Adası için sefer hazırlıkları başladı.
Süleyman-i Evvel Hânın ordusu sefer hazırlıklarına devam ederken Rodos Adası’nın Müslümanlar için önemine bir göz atalım. Rodos Adası, on iki adalar diye bilinen adalar topluluğun en büyüdür. Bu ada ilk defa Halife Hazret-i Muaviye (r.a) fethi etti. Daha sonra tekrardan Doğu Roma İmparatorluğu ele geçirdi. Orta Doğu’ya akınlar düzenleyen Avrupalılar zamanla Kudüs ve çevresinde bir krallık kurdular. Bu krallığın en önemli kolu ise, Akka şövalyeleri olarak bilinen St. Jean şövalyelerdir. Şarkın en sevgili sultanı Selahaddin Eyyubi’nin (rah.) Kudüs’ü işgalden kurtarması sonucunda ve Memlüklülerinde Akka’yı fethetmek için girişimlerinde sonra şövalyeler Akka’yı terk ederek Rodos Adasına yerleştiler.
Bu önemli adaya sahip olan şövalyeler Akdeniz ticaretini engellemesi ve Osmanlı Devleti’nin sınırları içindeki isyanlara destek vermeleri nedeniyle ilk olarak Fatih Sultan Mehmet Han kuşatmış, ancak güçlü sur ve burçlar nedeniyle fetih gerçekleştirememişti. Şövalyeyeler aynı zaman Sultan Bayezid ve Cem Sultan’ın taht kavgasında belirleyeci rol oynadı. Ada şövalyelerinin politikalarına I. Selim döneminde devam etti. Sultan I. Selim’in Avrupa kıtasına fetihler düzenlemek için harekete geçmiş olsa da ömrü vefa etmemiştir. Sultan I. Süleyman döneminde de Rodos Adası’nda ikamet eden şövalyeyeler hem Celâlilere destek vermeyi sürdürmüş, hem de Osmanlı Devleti’nin Akdeniz’de olan ticaretine baltalamaya çalışmıştı. Bunların yanında bardağı taşıran son damla Osmanlı Devleti’nin hac gemilerine saldırması üzerine Belgrad’dan sonra Kanuni Sultan Süleyman sefer rotasını Rodos Adası olarak belirledi.
Rodos Seferi’nin baş komutanı olarak ikinci Vezir Mustafa Paşa atandı ve 4 Haziran Payitaht’dan donanmasıyla birlikte Muslihiddin Reis ayrıldı. Bunu takiben tam 20 gün sonra Sultan Süleyman kara ordusuyla beraber İstanbul’dan hareket etti. Rodos Adası’nın önüne kuvvetli ve büyük bir ordunun yanında, Sultan Süleyman Ege kıyılarına su sarnıçları inşa ettirdi. Bunun sebebi ise, yağmur sularını kullanarak ordunun su ihtiyacını karşılamaktı. Aynı zamanda Marmaris Kalesi gene Rodos Seferi için yaptırılmıştır. Sultan I. Süleyman’ın sefer için hazırlıklarını, validesi Hafsa Sultan’ın faaliyetleri takip etti. Marmaris Kalesi’nin hemen yanına askerlerin dinlenmesi için Hafsa Sultan Kervansarayı yaptırıldı. Bu seferin Müslümanlar için ferahlık ve İslam devletleri için Akdeniz’in güven limanı haline gelmesini sağlayacak olması sebebiyle dua ordusu, yani Zembilli Ali Cemalî Efendi de orduya iştirak etti.
Osmanlı ordusu Sultan Süleyman’ın 28 Haziran’da gelişiyle birlikte Rodos Adası’nın karşısına dikilmiştir. Limanın ağzı zincirle kapatılarak, liman girişini girilmeyecek hale getirildi.
Sultan I. Süleyman, İslam’ın adeti üzere Akka şövalyelerine teslim çağrısı yaptı. Bu çağrı sonrası Rodos’un fethi için Kanuni hücum emrini verdi. Rodos’un kuşatması devam ederken diğer yandan İleki, İncirli ve Bodrum’un fetih haberleri ulaştı. Mısır Beylerbeyi Kayıtbay, Osmanlı ordusuna gemilerle erzak yardımını hiç kesmeden devam ettiriyordu.
18 Aralık günü Rodos Adası’nın güçlü surları aşıldı, iki gün sonra teslim şartları belirlendi. Sultan Süleyman, şövalyelerin üstad-ı azamı Viliers de I’ısle ile görüşmüş, İslamiyeti kabul etmesi için irşat vazifesini yerine getirdi. Bu fethi Osmanlı Devleti’ne bedeli on sekiz bin şehit olmuştur. Sultan Süleyman, Cuma namazını kiliseden camiye çevrilen Saint Jean Kilisesi’nde kıldı, imamiyet makamında ise Şeyhulislam Zembilli Hocaefendi vardı.
Rivayetlere göre Rodos Adası’nın fethi sonrası Sultan Süleyman Han şöyle demiştir: “Bu yaşlı adamı (şövalyelerin üstadı) evinden ettiğim için üzülmüyor değilim.” Çünkü şövalyeyeler sadece hafif silahlar gemileriyle güven içinde şehirden ayrılmaları konusunda mutabık kalınmıştır.