Cenneti ve cehennemi yaratan Allah’a hamd-ü senâlar olsun. Allah’ım! Efendimiz ve gönül sultanımız Muhammed’e (s.a.v) gece ve gündüz salât ve selâm eyle.

Fadlullâh Serhendî, müellifi olduğu Umdetü’l-Makâmât adlı eserin tercümesinde İmâm-ı Rabbâni’nin  (k.s) sünnet hassasiyetini kendi dilinden nakletmektir:  

“Ramazân-ı Şerif’in son on günü idi. Teravih namazını kıldıktan sonra kendimde bir yorgunluk buldum ve yatağıma uzanmak istedim. Yatarken bu yorgunluk sebebiyle, sünnet üzere sağ tarafıma yatacağımı unuttum, sol tarafıma dönüp yattım. Biraz sonra sünneti terk ettiğimi hatırladım. Bunu ilk defa terk ettiğimi düşündüm. O anda nefsim bana ‘Unutarak ve sehven oldu, bir şey olmaz, affolunur.’ dedi. Fakat sünneti terk etmenin korkusu benden gitmedi.

Hemen kalktım, doğruldum ve sağ yanım üzerine yattım. Bunu yaptıktan sonra Allâh-u Teâlâ’nın kereminden nihayetsiz nur ve feyizler zâhir oldu ve şöyle bildirildi:

– Sen, sünnete bu kadar riayet edersen, ahrette sana hiçbir şekilde azap etmem.”

***

Bir başka müellif olan Feridüddin Attâr (k.s), Tezkiretü’l Evliya adlı eserinde Bişr-i Hafî’nin (k.s) sünnete tabi olmakla kazandığı şerefi şöyle anlatmaktadır:

“Bişr-i Hafî (k.s), rüyasında Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimiz’i görür. Habib-i Zişân:

– Allah’ın seni akrânın arasından seçmesinin sebebini bilir misin? diye sorar. Bişr (k.s):
– Hayır, bilmiyorum. Gönüllerin sultanı (s.a.v.) buyurur: 
– Çünkü sen sünnetime tâbi oldun, salihlere saygı gösterdin, kardeşlerine öğüt verdin. Ashâbımı ve ehl-i beytimi sevdin. Bu yüzden Allah, seni ebrâr makâmına terfi ettirdi.”

***

Nitekim Allah-u Teâlâ, Nisa Sûresi 69. ayette şöyle buyurmaktadır:

“O halde kim Allah’a ve Rasûl’e itaat ederse, işte onlar; Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, sıddîklar, şehitler ve salih kimselerle beraberdirler. Hem işte onlar, ne güzel arkadaştırlar!”

Kaynak:
– Silsiletü’z-Zeheb Silsile-i Sâdat-ı Nakşibendiyye – Fazilet Neşriyat, 2014