Hz. Lût (a.s), Hz. Musa (a.s) ve Efendimiz Muhammed Mustafa’yı (s.a.v)  hak din ile gönderen Cenab-ı Allah’a hamd-ü senâlar olsun. Allah’ım! Efendimiz Muhammed ‘e (s.a.v) ve onun â’line ve ashabına rüzgârlar estikçe, denizler köpürdükçe, nehirler çağladıkça ve güneş doğdukça her gün bin kere salât ve selam eyle, bereketi ihsan eyle. Şüphesiz ki, azamet ve şeref sahibi olan Sen’sin.

Feridüddîn Attâr’ın müellifi olduğu “Tezkiretü’l-Evliyâ” adlı eserden rivayetle:

“Bâyezid-i Bistamî’ye (k.s) dediler ki:
– Su üzerinde yürüyormuşsun!
– Öyle ama bir çöp de su üstünde yüzer.
– Havada uçuyormuşsun!
– Kuş da havada uçar.
– Bir gecede Kâbe’ye gidip geliyormuşsun!
– Bir cadı da bir gece Hindistan’dan Demâvend’e gidiyor. Önemli mi ki bu kerametler?
– O halde erlerin işi nedir?
– Ulu ve yüce Allah’tan başka hiç kimseye gönül bağlamamak! Ulema, ilmi ölülerden almıştır. Bizse ilmi, hiç ölmeyen bir Diri’den aldık, buyurdu.”

Öyle ki, diri ve bir olan Allah’a ulaşmanın yolu Hz. Peygamber (s.a.v) Efendimiz’i sevmekten geçer.  Bu husus hakkında Allah-ü Teâlâ, Âli İmran Sûresi’nin 31. ayetinde şöyle buyurmaktadır:
“Resûlüm de ki: ‘Allah’ı seviyorsanız bana uyun. Bana uyanları, Allah sever.”

Attâr Hazretleri, yine “Tezkiretü’l-Evliyâ” adlı eserinde Ahmedü’l Mül’im’in (k.s) dilinden, Rasûlullah’a (s.a.v) itaatin bereketini şöyle anlatmaktadır:
“Kutupları, kutup eden, evtad’ın evtad olmasına âmil olan, evliyâyı da evliyâ kılan; ancak Rasûlullah’a ta’zimleridir. Ve O’nu (s.a.v) tam anlamaları; getirdiği şeriat esasına hakkiyle sarılıp, saygıda kusur etmemeleri, bir de onun edebi ile edepli olmaları vesile olmuştur. Başka türlü olmaz!..”

Pîr-i tarîkat Cüneyd-i Bağdadî (k.s) ise şöyle buyurmuştur:
“Kur’an ezberleyip hadis bellemeyenleri bu yolda örnek almayınız. Çünkü bu ilmimiz kitap ve sünnetle kayıtlıdır.”

Son olarak yine Attâr (k.s) Hazretleri eserinde, Habib-i Zîşan’a (s.a.v)  itaati şöyle ifade etmektedir:
“Sünneti kendine hâkim kılan hikmet söyler; hevâ ve hevesi kendine âmir kılan da bid’at konuşur. Zâhirde sünnete muhalefet etmek, bâtındaki riyânın alametidir.”

Kaynak:
– Ahiret Azığı – Erkam Yayınları, 2005