Tertemiz ve çok bereketli hamd-u senâlar yalnızca Allah-u Teâlâ’ya mahsustur. Allah’ım! Efendimiz Muhammed’e (s.a.v), makamına ikram edeceğin, kıyamet günü şefaat makamında rızasına ulaştıracağın salât ile salât eyle.

Ahmed bin Ali el-Hanefî’nin (k.s) müellifi olduğu Şaranî adlı eserden rivayetle:
“Ali b. Zeynelabidin (k.s)  bir gün mescide gidiyordu. Ötenden biri geldi; kendisine sövmeye başladı. Çok ileri gidince, köleleri ve hizmetçileri adamı paylamak istediler. Onlara:
“-Durun, adamı kendi hâline bırakın.” dedi.

Yanına yaklaştı:
“-Gizli kanlan tarafımız; senin bildiğinden daha fazla. Bunu geç de, bir ihtiyacın varsa onu bildir. Sana yardımcı olalım.” dedi.

Adam utandı. Ali b. Zeynelabidin, üzerindeki siyah cübbesini çıkarıp adama giydirdi. Ayrıca bin dirhemden fazla para yardımı yapılmasını emretti. Az önce köpüren adam, şimdi şöyle demeye başladı:
“-Senin; peygamber nesli olduğuna şehadet ederim.”

Ali b. Zeynelabidin (k.s) Hazretleri’nin mübarek nesebi Hz. Hüseyin’e (r.a) dayanmaktadır, Peygamber Efendimiz (s.a.v) mübarek torunlarındandır. Kerbelâ Olayından sonra Medine’ye dönmüştür, hayatını iman ve hizmete adamıştır. Öyle ki, ibadete olan düşkünlüğünden dolayı; kulların süsü anlamına gelen “Zeynelabidin” ismiyle anılmıştır. Her zaman insanlara iyilikle mukabelede bulunan Ali b. Zeynelabidin, geceleri fakirlere un çuvalları taşırdı ve kimse de, bu hizmeti Peygamber torunun gerçekleştirdiğini bilmezdi. Ancak vefatından sonra cenazesi yıkanıp sırtındaki nasırlaşmış yarayla karşılaşınca durumun farkına varılabildi. Kötülüğe karşı iyilikle muamele Peygamber Efendimiz ’in (k.s)  ve ehl-i beytinin şiârı haline gelmiştir.

Evliyanın büyüklerinden Abdurrahman el-Cullâbi (k.s) müellifi olduğu Hucvirî adlı eserden Hz. Hasan’ın (r.a) kötülüğe karşı nasıl davrandığı şöyle naklediyor:
“Çölden gelen bir bedevi, Kufe’deki evinin kapısının önünde oturan Hz. Hasan’a sövmüş, anasına ve babasına küfretmişti. Hz. Hasan ayağa kalkmış ve:
“-Ey bedevi, aç isen yemek hazırlasın, susuz isen su getirilsin. Aç ve susuz değilsen halin ne böyle, sana ne oldu?” demiş. Fakat bedevi:
“-Sen şusun, annen şöyledir, baban böyledir!” diye konuşmaya devam ediyordu. Bunun üzerine Hz. Hasan (r.a) kölesine bir kese para getirmesini emretti. Keseyi bedeviye veren Hz. Hasan (r.a):
“-Ey bedevi, beni mazur gör. Çünkü evimizde bundan fazla bir şey kalmadı, olsaydı hiç senden onu esirger miydim?” dedi. Onun böyle konuştuğunu gören bedevi:
“-Şehadet ederim ki, sen Allah Resul’ünün evladısın. Zaten ben de senin ilmini ve yumuşak huyluluğunu denemek için buraya gelmiştim!” dedi.

Allah-û Azîmüşşân, Kur’an-ı Kerim’de kötülüğe karşı iyilikle muamele edilmesini emretmektedir:
“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.” (Fussilet, 34)

Kaynak
Ahiret Azığı, Cilt II, Erkam Yayınları, İstanbul 2005